Korku İndir

Ajan Martin, karmaşık bir dolandırıcılık suçunu araştırmakla görevlendirilir. Bu görev için zor koşullarda aile çiftlerini ayakta tutmaya çalışan babası ve kardeşinin de olduğu memleketi New York’a giden ajan Martin; bu karmaşık suçu kısa sürede çözer ancak kendisini de tehlikeli yer altı dünyasında bulur.

Seok-woo (Yoo Gong) kızı Soo-ahn ile birlikte Seul'den Busan'a gitmek üzere bir hızlı trene binmişlerdir. Ancak yolculuk esnasında hızla yayılan bir virüs baş gösterir ve virüse yakalanan herkes kana susamış zombilere dönüşmeye başlar. Virüsten etkilenmemiş yolcular, Busan'a sağ salim varabilmek için son derece tehlikeli bir yolculuğu tamamlamak zorunda kalacaktır.

Dünya çapında eşi benzeri görülmemiş bir salgın aniden patlak verir. Çok hızlı biçimde yayılan bu salgın insan nüfusunun çok büyük bölümünü hızlıca etkileyerek onları bir çeşit vahşi zombiye dönüştürür. Hastalanmış bu insanların dilleri de artık geri kalan normal insanlardan farklıdır. Tüm bu kaosun ortasında, bir adam Tanrı vergisi bir yetenek ile bu yeni dili konuşmaya ve iletişim kurmaya başlar. Salgından etkilenmeden hayatta kalmayı başaran bir grup insan ile hastalığın tedavisini aramaya girişir.

Sean Falco adındaki vale, zengin müşterilerin evlerini soyabilmek içine dahiyane bir sahterkarlık yapar. Ancak yanlış bir müşteriye bulaştığında işler kötüye gitmeye başlar. Sean, soygun yapmak için gittiği bir evde esir alınmış kadınla karşılaşır. Hapse girmekten korktuğu için evden kaçar ve hemen polise haber verir. Polis olay yerine gelip adamın evine arar ancak kadından hiçbir iz yoktur.

2. Dünya Savaşı’nın gidişatını değiştirecek Normandiya Çıkarması’na saatler kala Amerikan paraşütçü askerlerden oluşan bir ekip, saldırının başarısı için hayati önem taşıyan bir görevi yürütmek üzere Nazi işgali altındaki Fransa’ya indirilir. Fakat askerler hedeflerine yaklaşırken gizemli bir Nazi laboratuvarında dünyada benzeri olmayan düşmanlarla karşı karşıya gelir.

Ölümcül bir virüs tüm dünyayı kırıp geçirir. Arkasında virüsten etkilenmemiş çok az insan bırakır. Bir özel harekat askeri olan Max Gatling (Dolph Lundgren) hayatta kalan bir avuç insan ve bir robot birliğiyle birlikte, virüsün etkisi altındaki zombi ordusuna karşı mücadele etmek zorunda kalacaktır.

Slappy başlangıçta tamamen zararsız ve aile sahibi olmak isteyen bir kukla olarak gözükür. Ancak daha sonra bu genç arkadaşlar onun garip biri olduğunu fark eder ve ailelerinin bir parçası olmasını istemediklerini fark ederler. Ancak Slappy kendi ailesini yaratmaya karar verir. Cadılar Bayramı akşamında tüm kasabayı canavarlarla ve yaratıklarla birlikte istila eder. Sonny, kız kardeşi Sarah ve Sam onu nasıl durduracaklarını bulmak için Goosebumps kitabını aramaya koyulurlar. Kitabın canavarları içine çektiğini keşfettiklerinde şehri kurtarmak için kollarını sıvarlar. 

Bir hizmetçinin oğlu olan Faraday, 1947 yılının yaz aylarında eskiden annesinin çalıştığı Hundreds Hall’daki hastayı ziyarete gider. Hall, 200 yıldan fazladır Ayres ailesinin evidir. Ancak ev artık eskisi kadar gösterişli değildir. Ve evdeki uğursuz bir şey evin sakinlerine musallat olmuş durumdadır. Faraday, hastayla ilgilenmeye başlar. Ancak kendi hikayesiyle ailenin hikayesinin korkunç bir şekilde birbirine bağlandığından haberi yoktur.

Sapıtmış ve hasta ruhlu bir adam internet ortamındaki ve televizyonlardaki canlı yayınların yıldızı olmak ister. Bunun için plan yapar ve birini kaçırmayı düşünür. Bir gece gözüne kestirmiş olduğu bir genç kızı kaçırır.

Onlar klasik bir çocuk masalının baş kahramanı olan Hansel ve Gretel kardeşler. Ormanda yollarını kaybettikten sonra şeker ve çikolata kaplı cadının evinde tuzağa düşen kardeşler, akşam yemeği olmaktan son anda kurtulurlar ve işbirliği yaparak cadıyı kendi tuzağına düşürürler. Bu ilk avlarından sonra hiç ayrılmadan birlikte yola devam eden Hansel ve Gretel, gittikleri her kasabada, her orman derinliğinde acımasız cadıları avlamakta ustalaşırlar. Fakat geldikleri son kasabada yaşanan çocuk kaçırma olaylarında, her zamankinden farklı bir gariplik vardır. Kısa süre içinde kasabanın çocukları ayrı ayrı kaybolur ve cadı avcısı çift kendilerini daha önce karşılaşmadıkları kadar büyük bir cadı kaosunun içinde bulurlar. 

Winny, Earn ve Chaow’un yolları bir banka soygunu sebebi ile kesişir. Ve üçü bir arada iki Amerikalı banka soyguncusunun rehini olurlar. Bu iki azılı soyguncu ile silah zoruyla polisten kaçarlar. Yolda trafik kazası geçirirler ve ormanın içerisinde ıssız bir eve sığınmak zorunda kalırlar.

Seçkin bir kara operasyon birliği, tanımlanamayan bir cismin kaza yerine ulaşarak inceleme yapmak için görevlendirilmiştir. Belirlenen sahaya ulaştıklarında, aniden işgalciler tarafından saldırıya uğrarlar.

İspanyol yapımı film. Hristiyanlık mitolojisinden beslenen eğlenceli bir masal... Gayet derli toplu ve eğlenceli bir film olmuş. izlemesi gayet keyifli. 14-15 yaş altı çocuklar için biraz korkutucu olabilir. 

Vampirler her geçen gün çoğalmaktadır ve insnlara saldırmaktadır. yine bir gün olağan saldırılarında hamile bir bayana saldırılar. saldırı sonucu kadın ölür ama çocuğu dünyaya gelir. yarı insan yarı vampir olan bu çocuk ilerde tüm vampirlere savaş açacak bir süper kahraman olacaktır. Yarı insan olmasından olayı güneş ışığından etkilenmeyen blade tüm vampirlerin korkulu rüyası olacaktır.

Norveçli bir grup üniversite öğrencisi hükumet tarafından yıllardır üstü örtülen bir gerçeğin peşine düşerler: ülkenin Kuzey ormanlarında izinsiz olarak avlanılmaktadır. Bu gerçeği bir filme kaydederek belgelemek üzere yola çıkan grup, çok daha dehşet verici bir durum ile karşılaşır.

Karanlıkta geride sadece kıyafetleri kalarak kaybolan insanların olduğu bir ortamda bir grup 7.caddedeki barda toplanır ve belkide dünyada kalan son insanlar olduklarını düşünerek korku içinde bir maceraya başlarlar.

Şerif yardımcısı Carter, ıssız bir yolda kan içinde kalan bir adam bulur. Carter, yaralı adamı personel ile birlikte yerel bir hastaneye götürür. Kısa süre sonra hastanenin etrafı tarikat üyesi gibi gözüken kişiler tarafından sarılır. Hastalar ve hastane personeli yaşanan olay karşısında dehşete düşer.

Arınma Gecesi serisinin üçüncü filminde Amerika’nın yeni kurucuları tarafından her yıl hayata geçirilen 12 saatlik anarşinin yarattığı dehşeti anlatmaktadır. Bu filmde seçimlerde önde giden senatörün hikayesini göreceksiniz. Bu senatör Arınma Gecesi’nin kaldırılması için kampanya yürütmektedir. Ancak istediği amaca ulaşamadan Arınma Gecesi gelir. 24 saatlik bu özgürlüklerinden mahrum kalmak istemeyen suçluların hedefinde tabi ki senatör olacaktır.

The Prodigy, oğlunun doğaüstü bir güç tarafından ele geçirdiğini düşünen genç bir kadının hikayesini konu ediyor. Genç ve güzel bir kadın olan Sarah, oğlu Miles'ın son zamanlardaki davranışlarında bir gariplik fark eder. Rahatsız edici davranışlar sergileyen Miles’in bu durumu gittikçe artınca çevresindekileri de tedirgin etmeye başlar.

Laurie Strode (Jamie Lee Curtis) son kez Michael Myers ile yüzleşiyor. 40 yıl önce Cadılar Bayramı'nda Haddonfield'da akıl hastası maskeli katil Myers'ın elinden son anda kurtulan Strode, aradan geçen bunca yıla rağmen Michael Myers'ın düşüncesini aklından atamamıştır. Kendini koruyabilmek için eğitimler almış, evini son teknoloji güvenlik aygıtlarıyla doldurmuştur. Günün birinde Myers, tutulduğu akıl hastanesinden kaçınca Laurie, bu sefer daha hazırlıklı bir şekilde katille yüzleşecektir.