Filmde anlatılan hikaye Polinezya mitolojisine dayanıyor. Polinezya'da geçen hikayede Maui adındaki bir yarı tanrı, Tanrıça Te Fiti'nin kalbini çalmış bu da bir lanete sebep olmuştur. Bu lanet yüzünden adalılar balık yakalayamaz hale gelmiştir. Ekip biçtikleri tüm ürünler de olmaz hepsi çürür. Adayı eski haline getirebilmenin tek yolu ise Maui'yi bulup Te Fiti'nin kalbini tekrar geri yerine koymasını sağlamaktan geçer. Adası ve halkını kurtarmak isteyen, sıkıntıda olan adanın şefinin kızı Moana, Maui'yi bulup her şeyi eski haline döndürmek için kendisini engin okyanusa bırakarak destansı bir yolculuğa çıkacaktır. 

tüm Dünyayı etkisi altına almış olan salgından kaçmak için korunaklı bir alanda yaşayan genç ve güzel bir kızın yaşadıklarını anlatıyor. Bu genç kızın adı Abigail. Abigail, gizemli bir salgın yüzünden sınırları uzun uzun yıllar önce kapatılmış olan şehirde yaşamını sürdürmektedir. Henüz 6 yaşlarındayken, babası bu hastalığa yakalandığı için şehir dışına gönderilmiştir. O günden beri her zaman babasını arayıp bulmayı hayal etmiş olan Abby, babasına ulaşmak için yetkililere karşı gelmeye başlar. Hiç beklemediği bir şeyle karşılaşacaktır. Yaşadığı şehir aslında sihirli bir alandır. Ve Abby, bünyesinde olağanüstü harika yetenekler keşfetmiştir.

Martin Scorsese imzalı filmde Robert De Niro, Al Pacino ve Joe Pesci gibi yıldız isimler yer alıyor. Film 2. Dünya Savaşı sonrasındaki Amerika’nın organize suç dünyası, dolandırıcı ve azılı ünlü isimlerin safında yer almış ve çalışmış bir mafya tetikçisini anlatıyor. Bu tetikçi Frank Sheeran’dır. Onlarca yıllık geçen süreyi anlatan filmde, Amerikan tarihinin çözülememiş en büyük gizemlerinden olan sendika başkanı Jimmy Hoffa’nın ortadan kaybolma hikayesini anlatıyor.